Hyun Bin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hyun Bin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Aralık 2012 Pazar

Late Autumn (Yine Hyun Bin ama bu sefer film)

Eğer Hyun Bin severlerden değilseniz izlememenizi tavsiye etmek zorundayım. Çünkü film baştan sona bunalım. Sonuçsuz da diyebiliriz. Ama her şeye rağmen Hyun Bin...


Film Anna'nın (Tang Wei) annesinin ölümü nedeniyle hapisten 3 günlüğüne çıkmasıyla başlıyor. Anna kocasını öldürmüş ve Amerika'da bir hapiste. Hapisten çıkıp Seattle'a gitmek üzere otobüse biniyor. Otobüste bilin bakalım kimle karşılaşıyor:


Hoon (Hyun Bin) otobüse birilerinden kaçıyormuş gibi biniyor ama üzerinde parası olmadığı için Anna parayı veriyor. Bu sayede tanışıyorlar. Ama Anna afedersiniz suratsız. Film boyunca gülümsediği toplam süre 10 saniye sanırım.

Hyun Bin'in bu saç şekli de çok iyiymiş hatta belki kendini bulmuş bu saçla diyebilirim.

Hoon ne iş yapıyor ne yapıyor bu adam derken öğreniyoruz ki jigoloymuş. Yani para karşılığında kadınlarla 1 gün erkek arkadaşmış gibi dolaşıp onlarla beraber oluyor.

Tabi Anna bir Çinli, Hoon da Koreli olunca film boyunca İngilizce konuşuyorlar. Koreliler gerçekten korkunç İngilizce konuşuyorlar gırtlak yapılarına uymuyor bu dil ne yapsınlar. Ama Hyun Bin iyi idare etmiş rahatsız etmedi İngilizcesi.

Depresif kızımız ve Hoon otobüsten indikten sonra bir kere daha karşılaşıyorlar. Hatta bir Yunan tavernasına bile gidiyorlar. Sanki buraya gelmişçesine sevindim bana ne oluyorsa...

Bir sahne var ki filmin en sevdiğim sahnesiydi. Öncelikle Hoon Çince bildiği tek kelimeyi söylüyor kıza. 'Huai'. Anlamı kötü demekmiş. Hao ise iyi demekmiş. Kız dertli tabi başlıyor adamla Çince konuşmaya bütün dertlerini sıkıntılarını tek tek söylüyor. Hoon da her söylediğine Huai ya da Hao diyor. Tabi anlamadığı için kadın 'Kocamı öldürdüm' diyince 'Hao' falan diyor. Filmin hem en hüzünlü hem de en keyifli sahnesiydi.

Filmin sonlarına doğru kız hapishaneye geri dönüyor tabi. Adamın ise arkasından işler yürütüp üzerine suç atıyorlar. O da hapise doğru gidiyor yani. Birbirlerini gördükleri son an ise işte bu oluyor:

Tanıdık geldi mi?


Sonra kız hapisten çıktıktan sonra aynı yerde buluşmak için sözleşiyorlar. Kız hapisten çıkıyor ama adam gelmiyor. Çünkü o da hapise girmişti vs derken kız kendi kendine konuşmaya başlıyor: 'Uzun zaman oldu nasılsın?' diyor. Belki de kapıdan girdi ama bize göstermediler. Ya da kız kafasında canlandırıyor. Böyle abuk subuk sorularla film sonlanıyor.

Kısacası filmde hiçbir şey olmuyor. Ama anlıyorsunuz ki Hyun Bin gerçekten rol adamı. Her türlü karakteri canlandırıyor adam. Hakkıyla oynamış ama senaryo boğucu olduğu için onun da yapacağı pek bir şey kalmamış.

Hyun Bin'i izlemek isteyenler mutlaka ama mutlaka izleyin derim:)

18 Aralık 2012 Salı

The World That They Live In (Worlds Within)

Elim Hyun Bin'in dizilerine değmişken hazır hızımı da almışken bir başka Hyun Bin dizisine başlamaya karar verdim. Ve an itibariyle başlıyorum.

Dizimiz 2008 yapımı ve 16 bölümden oluşan bir romantik komedi. Aynı zamanda da bir dram.

File:The World That They Live In.jpg








İlk bölümden sonra bildiriyorum: Dizide iki yönetmenin hikayesi anlatılıyor. Bunlar üniversiteden arkadaş hatta 6 ay kadar çıkmışlar. Ama Ji Oh yani Hyun Bin kızdan ayrılmış. Zaman bunları tekrar bir araya getirmiş. Bir dizi çekimi yapıyorlar ve Ji Oh yönetmen Joon-young ise onun yardımcısı gibi bir şey. Tam olarak yardımcı mı demeliyim bilemedim. Bunlar sürekli kavga halindeler. Geçmişi arkalarında bırakamamışlar anlayacağınız.

Joon-young'un da sevgilisi var bu sıralarda, bir doktor. Defalarca ayrılıp barışmışlar. Genel olarak Joon-young'un düşüncesizliği yüzünden ayrılmışlar. Ji Oh da ondan ayrılma sebebi olarak düşüncesizliğini söylüyor zaten. Joon-young ile sevgilisi ayrılıyorlar tekrar. Bu sırada Ji Oh'un da sevgilisi var. Joon-youngtan önceki ilk aşkı. Ama kadın evli. Boşanacağını söyleyip Ji Oh'u oyalıyor ve sonunda kocasından hamileymiş onu söyleyip gidiyor.












Siz bu adamı nasıl ağlatırsınız? Hayret bişey. Ağlarken bile gamzesini görebiliyoruz neyse ki.


An itibariyle 9. bölümdeyim. Öncelikle şunu söyleyeyim en şaşırdığım şeylerden biri zengin kız fakir oğlan ilişkisi oldu. Hatta inanamayacaksınız ama kız bencil kendisinden başkasını düşünmeyen biri, erkek ise tam tersi. Saat kaç olursa olsun düşünmeden arkadaşlarına yardımcı olmaya hazır.

Dizi yönetmenleri anlattığı için bol bol dizilerin nasıl çekildiğine tanık oluyoruz. Yani dizi içinde dizi izliyoruz. 3. karakterlerden bahsetmek gerekirse diğer bir yönetmen  Song Gyu-ho rolünde Uhm Ki-joon var. Kendisini nereden tanıyorum diye düşünürken hatırladım. Scent of a Woman'da kadının doktoruydu. Orada çok sevmiştim onu burada da gıcık bir karakteri olmasına rağmen yine de sevimli geldi bana. Onun sevgilisi ya da sevgili adayı rolünde ise Seo Hyo-rim var. Ben bu kıza niyeyse sinir oldum. Sevimli de bir rol oynuyor aslında ama yakışmamış role sanki. O da Scent of a Woman'da oynuyordu. Oradan gelen bir sinirdir belki de.

Dizide 3. erkek veya kız ön planda değil. Hatta şu ana kadar yoklar diyebilirim. Daha çok ilişkileri üzerine endeksli yani ikisi ilişkilerini rahat rahat yaşıyorlar ilginç bir şekilde. Hani sorunlar var elbet ama bunlar 3.şahıslar yüzünden olmuyor. Kızımız biraz bencil ondan.(Sanırım Hyun Bin'in eski sevgilisi diye biraz üstüne gidiyorum). Evet bu ikisi diziden sonra gerçek hayatta da birlikteydiler. Yaklaşık iki sene. Ama sanırım Hyun Bin askere gitmeden önce ayrıldılar. Secret Garden'daki rolü yüzünden diye söylentiler var.

Neyse dedikodu kısmını bırakıp dizimize dönersek ilk defa bir Kore dizisinde birini öldürmek istemedim. Mutlaka çıkıntı bir karakter olur ya, 10. bölüme kadar görünmedi öyle biri. İlişkilerini yaşadılar rahat rahat yani. Gözümüze soktular Hyun Bin'in muhteşemliğini.


Hangi sevgili, sevgilisinin sadece 40 dakika vakti var diye dağı taşı tırmanıp koşarak gelir ki?

Dizinin belki de en güzel kısmı sürekli ikisinin düşüncelerinin arka planda geçmesi. Yani duygularını, dizilerle ilgili düşüncelerini bize hep aktarmışlar, kısacası düşünceler sesli aktarıldı bize. Ya bir de Ji Oh'un sürekli  temizlik yapması da 'Allahım neden biz böyleleriyle karşılaşmıyoruz?' dedirtiyor. Kız arkadaşının evini temizleyen bulaşık yıkayan bir erkek düşünün. Her şeyi bırakın ve sadece bunu düşünün... Kız o kadar pasaklı ki sanırım bu her şeyi özetler:




İşte sonra kızı böyle ikiye katlayıp kaldırdı ve kutuya koydu. Fazla sevimli değiller mi?

Ve şu anda diziyi bitirmiş bulunuyorum. 16 bölüm bitti. Bir 16 bölüm daha olsa izleyebilirdim. Çünkü gerçekten aralarında bir şey var ki bu kadar güzel göstermişler aşkı bize. İzledikçe izleyesiniz geliyor.


11.bölümden itibaren dram başlıyor diyebilirim. Bol bol ağlamalı sahne var. Fazlaca spoiler vermek gerekirse Ji Oh'un gözünde bir hastalık çıkıyor. Bulanık görmeye başlıyor. Hatta hastalık ilerlerse gözünü tamamen kaybetme ihtimali var. Yine de 'Ben göremeyebilirim kızdan kaçayım iyice' demiyor neyse ki. Aksine barışıyorlar. Bu arada  Song Gyu-ho yani rakip yönetmen çok tatlı biri olmaya başlıyor. Yani zaten sevmiştim de son bölümler de gerçekten sempatinizi kazanıyor. 

Bakıyorum da bu dizide kötü karakter yok. Her dizide olan klişeler yer almadı. İşte kötü kadın kötü adam, annenin ilişkiye kesinlikle karşı çıkması, kızın utangaç olması, erkeğin havalı ve kimseyi önemsemez tavırları vb. bu dizide yok. Zaten dizi içinde de bu klişeler üzerinde çok durulmuş. 


10. bölümden itibaren çok çabuk anlattım çünkü dediğim gibi biraz dram giriyor işin içine. Yang Soo-kyung (Choi Daniel)'u da unutmayalım. Kendisi yönetmen yardımcısını oynadı ama o da sempatikliğin doruklarına ulaştı. Gerçek hali de iyiymiş ama dizideki o kıvırcık dağınık saçları da çok sevimliydi.



Bu diziyi bu kadar geç izlediğim için biraz üzüldüm ama iyi ki Secret Garden'ı daha önce izlemişim yoksa bundan sonra beğenmeyebilirdim onu. Diyeceğim şudur ki çok güldüm, çok eğlendim hatta ağladım. Hyun Bin var diye mi bilinmez hiç bitmesin istedim. Siz de klişelerin bir kenara bırakıldığı bir dizi seyretmek istiyorsanız yani kız ve erkeğin ancak 10.bölümde birbirlerini sevdiklerini anladıkları vs dizilerden sıkıldıysanız tam olarak size göre bir dizi.



Şimdiden iyi seyirler:))


15 Aralık 2012 Cumartesi

Secret Garden

Secret Garden'da Hyun Bin var diye mi bilinmez çok etkilemişti bu dizi beni. Yine komik ve romantik bir dizi. Ama aynı zamanda sihirli, büyülü, doğa üstü bir dizi.




Efendim kızımız aksiyon dublörü.
 
Yani sert, vurdu mu oturtuyor öyle nazik aman kolum ağrıyor ağlayayım erkek de bana acısın yardım etsin aşık olsun bana kızlarından değil. Yaralansa da sızlanmayan bir kız anlayacağınız. Ve günlerden bir gün Kim Joo Won yani Hyun Bin ile tesadüf eseri tanışıyor yani bir yanlış anlaşılma eseri aslında. Kızı başrol sanıyor ama aslında dublör.  

Her zaman olduğu gibi Kim Joo Won zengin Gil Ra Im fakir.Gil Ra Im ismi de çok değişik, hiç duymamıştım bu tarz bir isim Kore dizilerinde. Beğendim özellikle Hyun Bin'in 'Kilraym!' deyişlerini. Ve her zamanki gibi ilk bölümler Kim Joo Won Gil Ra Im'i fakir olduğu için her fırsatta aşağılıyor ama aynı zamanda etkilenmeye başlıyor.

 Mesela en güzel repliklerden biri de kızın kolunda yara izi kalınca, 'Artık güzellik yarışmasına katılamayacaksın' gibi bir şey diyor. 

Kim Joo Won her fırsatta Gil Ra Im'e yakınlaşmaya çalışıyor ama o kadar kaba ki her seferinde Gil Ra Im daha da uzaklaşıyor. (Çok tanıdık sanki.).Kim Joo Woon, Gil Ra Im'den o kadar etkileniyor ki hayalinde hep kızı yanındaymış gibi görüyor. Onunla birlikte yürüyor hayalinde. 










































Sonra bir şekilde Jeju'ya gidiyorlar ve orada yağmurlu bir gün bir kadından aldıkları tuhaf şarabı içiyorlar. Ertesi sabah kalktıklarında ruhları yer değiştirmiş oluyor. Hikaye de tam burada başlıyor aslında. 


 

Eğer oscarları ben dağıtsaydım kesinlikle Hyun Bin'e bir tane verirdim. Bu kadar mı güzel kadını oynayabilir bir insan? O çığlıkları, utanmaları... İnanılmaz bir gözlem yapmış kendisi. Bu dizide aşık oldum kendisine.

 





Neyse efendim bunlar ilk başta çok dikkat çekiyorlar. Sürekli kendileri gibi davranıyorlar tabi bedenler farklı olunca insanların kafaları karışıyor. Utanan bir erkek ve bacaklarını ayırıp oturan bir kadın düşünün. Tabi ki de tuhaf karşılanacaklar. Kızımız sürekli Kim Joo Won'u rezil ediyor o yüzden Kim Joo Won da sürekli 'Bunları yaparken beni hiç düşünmedin değil mi azıcık bile düşünmedin' diyor. 

Dizinin en önemli kısımlarından biri de Kim Joo Won'un asansöre binememesi. Ama kendisi de bilmiyor neden olduğunu. Küçükken bir kaza geçirmiş ve hatırlamıyor. Biz de daha sonradan öğreniyoruz. Yine tesadüfün böylesi dedirtiyor tabi ki. 

Bunlar fark ediyor ki yağmur yağdıkça dönüşüyorlar. Ve yavaş yavaş birbirlerini sevmeye başlıyorlar. Ve bize yine mükemmel bir aşkı yaşatıyorlar.

Birbirlerini sevmeye başladıkça da değiştiklerinde birbirlerini daha iyi idare ediyorlar. Kim Joo Won'un dönüştüklerinde tek düşündüğü de bu süre zarfında Gil Ra Im ile öpüşemeyecek olması. İnsanın kendiyle öpüşmesi biraz tiksinç tabi. Tabi her zamanki gibi Kim Joo Won'un annesi bunları ayırmak için her şeyi yapıyor. Ama bedenleri değiştiğinde annesinin bütün o laflarını Kim Joo Won bizzat kendisi çekiyor Gil Ra Im için. Böyle bir sevgi var mıdır? Varsa bize de uğrar mı?


Dizide 3.karakterler yok mu? Var elbet. Hatta Gil Ra Im, Kim Joo Woon'un kuzenin hayranı. Oska ünlü bir şarkıcı. Tabi bu hayranlık Kim Joo Woon'u deli ediyor. Bizler de bol bol gülüyoruz. Yani 3. karakterler diziyi çok etkilemiyor. Sinir etmiyorlar bizi. Çünkü hepsi çok sevimliler.

Bir de Kim Joo Woon'un Gil Ra Im'in yönetmenini kıskanması tabi:

Dizimizin finaline doğru Gil Ra Im bir film çekiminde kaza geçiriyor ve komaya giriyor. Ve Kim Joo Won, onu kurtarmak için yağmurlu bir yere gidip bedenlerinin değişmesini sağlıyor. Böylece komadaki kişi Gil Ra Im değil artık Kim Joo Won oluyor. Tabi Gil Ra Im'in bedeninde. Kafanız karışmasın bunu dizide çok güzel anlatıyorlar bize.
 Neyse efendim Gil Ra Im bir kalkıyor Kim Joo Won'un bedeninde. Ve komada kendi bedeninde Kim Joo Won var. Sonra bir rüya görüyor ikisi de bir masadalar ve Gil Ra Im'in babası yapmış meğersem bütün bunları. Kızımı kurtarmam için bedenlerinizi değiştirmeliydim falan diyor daha sonra da normal hallerine döndürüyor onları. 


Gil Ra Im komadan çıktı oh mutlu olacaklar derken Kim Joo Won o kazadan sonrasını hatırlamıyor bu sefer. Yani 21 yaşında sanıyor kendini. O kaza da asansörde olmuş yangın esnasında orada mahsur kalmış o yüzden de asansöre binemiyormuş. Onu kurtaran itfayeci de Gil Ra Im'in babası tabi. Onu kurtarırken ölmüş babası. İşte tesadüfün böylesi dediğimiz şey bu yine. 

Sonra Gil Ra Im'i hatırlıyor tabi. Sarılıyorlar mutlu son. Hatta evleniyorlar çocukları oluyor ama annesi hala Gil Ra Im ve Kim Joo Won ile konuşmuyor sadece çocukları görüyor. Çocuklar biraz yaramaz tabi annesiyle babasını yalnız bırakmıyorlar bir türlü. Hatta çocuklardan biri 'Annee ben babamı hiç sevmiyorum' diyor onu uyutmaya çalışınca. Gil Ra Im de 'Ben de seni sevmiyorum' diyor. Orada çok gülmüştüm. Çocuk sen kimsin de Hyun Bin'i sevmezsin ya değil mi? 


En en en finalde ise Gil Ra ImKim Joo Won'a sen bana bir şey diyecektin diyor. Çünkü Kim Joo Won Gil Ra Im'i daha önceden de tanıyormuş onu hatırlıyor. Kazanın ertesi günü yani Kim Joo Won 21 yaşındayken, itfaiyecinin cenazesinde Gil Ra Im'i görüyor Gil Ra Im ağlıya ağlıya uyuyor ve Kim Joo Won da yanına yatıyor onun. O olaydan sonra Gil Ra Im'i bu kadar üzgün gördükten sonra yani Kim Joo Won o olayı unutuyor bilinçaltı siliyor o olayı. Ama hatırlıyor tekrar geçmişi. Ve dizimiz bu anıyla birlikte bitiyor. 

Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Ben Hyun Bin'in inanılmaz sesiyle ve oyunculuğuyla bu dizide tanıştım. Ve tabi o efsane eşofmanlarıyla... Terzi bütün o pulları tek tek...



Diziyi izlemeseniz bile Hyun Bin'den That Man şarkısını bulun indirin. Bulursanız Türkçe bulamazsanız İngilizce sözlerini de okuyun. Diziye de inanılmaz uymuş bir şarkıdır kendisi. 
 

Arada bir deniz kızı hikayesi var ki o da inanılmaz etkileyici bir detay aslında. Ama anlatarak büyüsünü kaçırmak istemiyorum. Hadi bence oturun izleyin hala izlemediyseniz...


Hyun Bin de askerden döndü. Biraz daha sabredip yine onu izleyebiliriz umarım. Hadi yapımcılar koşun Hyun Bin'e!