3 Ocak 2013 Perşembe

Love Rain (Sarangbi)

Love Rain'i de an itibariyle bitirdim sıcağı sıcağına bir şeyler yazayım dedim. İzlediğim eski dizilerdense hazır yeni izleyip duygular tavan yapmışken bunu yazmalıyım diye düşündüm. Başlamadan söyleyeyim dizi buram buram Türk filmi kokuyor...


Dizi 70lerden başlıyor. Dört yakın arkadaş (3 erkek 1 kız) var öncelikle. Bunlardan biri de tahmin edeceğiniz üzere Jang Keun Suk ya da dizideki adıyla Seo In Ha. En yakın arkadaşı da  Lee Dong Wook. Seo In Ha üniversitenin resim bölümünde okuyor. Ve kızlarla konuşmayı bile beceremiyor. Bir gün In Ha ve Dong Wook aşık oluyorlar. İkisi de birbirlerine anlatıyorlar ama meğerse aynı kıza aşık olmuşlar haberleri yok.

Dizinin adı yağmurlu olur da yağmur olmaz mı? Kız ıslanmasın diye bir yerden şemsiye buluyor ama o da bozuk çıkıyor.












Dong Wook da çapkın biri hiç bir şeyden habersiz kızı In Ha ile tanıştırıyor In Ha bir bakıyor karşısında sevdiği kız Yoon Hee. Ama arkadaşı için hiç sesini çıkarmıyor. Kız da In Ha'dan hoşlanmasına rağmen In Ha sürekli kızı Dong Wook'a yönlendiriyor. Bir de kızın resmini çiziyor ki ah o sahneler...




In Ha'nın eli yaralanınca onun sağ eli bile oluyor Yoon Hee.











Sonra da artık dayanamayıp söyleyiveriyor hislerini.






Ama her şey için çok geç oluyor. Bunlar sadece 2-3 gün sevgili olabiliyorlar sonra kız öğreniyor ki verem olmuş. Apar topar Amerika'ya gidiyor. In Ha da askere gidiyor. Dong Wook ise durumu kabulleniyor önceleri biraz kızsa da. Yani In Ha'yla kopmuyorlar. 

Ben normalde Keun Suk'u sevmem niyeyse. Ama 70li yıllardaki hali sayesinde sevmeye başladım kendisini. Gerçekten sevimliydi.


Onları orada bırakıp 30 küsür yıl zamanda atlıyoruz ve günümüze geliyoruz. Ve bir bakıyoruz ki aynı Türk filmlerindeki gibi bunların çocukları yine kendileri... Cüneyt Arkın'ın oğlunun yine kendisi olması misali. In Ha'nın oğlu Seo Joon, Yoon Hee'nin kızı ise Ha Na. Bunlar Japonya'da çarpışıyorlar ve bir şekilde(!) kızın telefonu adamın cebine girmiş oluyor. Tabi Joon hiç babası gibi masum değil pislik tam:) Kızı oradan oraya çağırıyor telefonu vermek için. En sonunda karşılaşıyorlar ve Joon kızın telefonunda gördüğü bir görüntüyü soruyor. Çünkü kendisi fotoğrafçı ve fotoğraf çekmek istiyor. Diamond Snow diye bir şeymiş. Karlar elmas gibi parlıyor yere inerken ve inanılmaz bir görüntüsü var. Rivayete göre de onu birlikte izleyen insanlar aşık olurmuş. Kız hiç istemese de telefonunu alabilmek için onu Diamond Snow'un olduğu yere götürüyor. 

İntikamını da alıyor ama:













Babası sadece sevdiği kadının resmini çiziyor başka kadınları çizmiyor oğlu da modeller dışında başkasının fotoğrafını çekmiyor. Ama Diamond Snow anında kızın fotoğraflarını çekiyor.

Tabi Joon aşka inanmayan birisi. Ha Na ise annesinin ilk aşkının yani aslında Joon'un babasının Japonya'da olduğunu öğrenmiş onunla buluşmak istiyormuş. Babası ölmüş ama annesinin ilk aşkını unutamadığını biliyormuş. Bunları Joon'a anlatıyor ama aldığı tepki çok net...













Babası da ilk aşkını unutamamış tabi hatta annesini de bu yüzden terk etmiş babası. Annesi de başlangıçta söylediğim dört arkadaştan kız olanı... O yüzden aşkla dalgasını geçiyor her fırsatta.

Fark etmeden kıza doğru çekiliyor Joon. Kız ismini söylemeyince de ona taktığı isim bu oluyor: Rururu













Her Kore dizisinde olduğu gibi önce kızı kendisinden nefret ettirmezse olmaz çünkü :D

Kore'de tekrar karşılaşıyorlar hatta kızın kalacak yeri olmadığı için Joon'un stüdyosunun üstündeki evde yan yana odalarda kalmaya başlıyorlar. Joon daha fazla dayanamayıp kızdan hoşlandığını da söylüyor.













Yazık kıza. Burada heyecandan çantasını falan düşürdü.

Tabi kız süründürüyor cevap vermiyor çocuğa. Bir de Keun Suk'a neden topuklu ayakkabı giydiriyorlar sürekli? O yüzden bir garip yürüyor adam. Şu topuğa bakın:













Tamam adam tarz giyiniyor, asi, fotoğrafçı falan ama bu kadar topuklu mu olur yahu :D Daha değişik stildeki saçlarına zor alışmıştım.

Evet kız cevabını uzun zamandır sakladığı çift yüzüklerinden tekini ona vererek vermiş oluyor.










Oh çok mutlular derken tabi annesi ve babası tekrar karşılaşıyorlar. Eski aşkları alevleniyor ve bunu öğrenen ilk kişi Joon oluyor. Düşünsenize birisine ilk kez aşık oluyorsunuz ama sizin babanız onun annesi birbirlerinin ilk aşkı. Hatta evlenmek istiyorlar. Tabi Ha Na'ya söyleyemiyor ama ondan kaçamıyor da:














Bu da Dong Wook'un oğlu Sun Ho:










Kendisi çok sevimliydi, özellikle 2012'de. Babasının aksine çapkınlığın ç'si yoktu çocukta. İçten içe o da Ha Na'yı sevdi ama hep Joonla ona yardım etti birlikte olabilsinler diye. Geçmişin tam tersi oldu yani.

Bir de 2012'deki Yoon Hee o kadar ifadesizdi ki kalp krizi geçirtti bana. Yahu 30 yıl geçmiş sevdiğin adamı görmüşsün aynı surat, üzgünsün aynı surat, şok oluyorsun aynı. Sakinliği çileden çıkarttı biraz.

Tabi bunlar çocuklarından habersiz evlenme kararı alıyorlar. Joon ile Ha Na'da ayrılıyorlar mecburen. 3-4 bölüm bu şekilde bunalımlı geçiyor. Hatta birbirlerini tanımıyorlarmış gibi davranıp 4'ü yemeğe bile gidiyor. Ve babası bir gün Ha Na'nın Joon'a sarıldığını görüyor anlıyor. Ama Yoon Hee'den ayrılma cesaretini gösteremiyor. En sonunda Joon'u süründürdükten sonra ayrılıyor. Ama niyeyse Joon'a biz ayrıldık tamam siz yaşayın hayatınızı demiyor. Ayrıldınız söylesene söylesene diye ekrana bakıyorsunuz. Öğrendiklerinde de zaten can attıkları için çok geçmeden barışıyorlar.

























Kore dizilerinde böyle kolunu açıp sarılmaları pek göremediğim için çok şaşırdım, doğrudur. Çok tatlılardı. Ama sinir etmezse olmaz: Rururu!













Her şey iyi giderken annesinin gözlerinde bir sorun olduğunu öğreniyor Ha Na. Annesi 1 yıl içinde tamamen kör olacakmış. Joon'a ise Amerika'dan iş teklifi geliyor ve Ha Na annesine bakmak zorunda olduğundan gidemiyor onunla. Annesi bunu duyunca ameliyat olmaya Amerika'ya gidiyor. Kızının da Joon ile kalmasını söylüyor. Joon da Amerika'ya gitmekten vazgeçiyor babasıyla konuştuktan sonra. Joon babasına fotoğraf hediye ediyor babası da ona resim. Ama sıradan resim fotoğraf değiller tabi ki:



 Yine sarı şemsiye :)



Joon'un babasının onların ilişkisi olduğunu ilk öğrendiğinde işte Ha Na, Joon'a böyle sarılmıştı:)





Finalde aradan 1 yıl geçiyor. Ha Na Amerika'ya 2 aylığına annesini görmeye gitmiş annesi iyiymiş onu öğreniyoruz. Ve başından beri ilişkilerine karşı çıkan Joon'un annesi (babasının ilk aşkından nefret ettiği için) bir bakıyoruz Ha Na'yı yine sevmiyor gibi gözükse de ısınmış ona. Hatta küstüklerinde bile barıştırmaya falan çalışıyor:D











Sonunda da barışıyorlar tabi













Ha Na da Joon'u evliliğe ısındırmaya çalışıyor ama Joon yine Joon :D


























Ama Ha Na umudu kesmiş gidiyorken Joon son hamlesini yapıyor. Diamond Snow'a gidemiyorlar ama o onu oraya getiriyor ve evlenme teklifi ediyor. Ama evlenme teklif ederken diz bile çökmedi, yahu Evlenelim mi diye mi sorulur o soru? Ah Joon...













Final görüntüleri çok güzeldi neyse ki üzücü bir şey olmadı keyifliydi.















Dizinin adı Love Rain, In Ha da Yoon Hee de yağmuru seviyordu ama 2012'de Joon'un Ha Na'ya 'Ben yağmurdan nefret ederim' demesi çok komik geldi. Adam babasında ne gördüyse nefret etmiş resmen.

Dizi çok güzeldi sadece anlatmakla olmaz diye düşünerek bir sürü görsel eklemek zorunda hissettim. Müziği de çok güzeldi. Sözlerini anlamasan da takılıveriyor ağzınıza. Bazen ayrı kalmaları bunaltsa da keyif alacağınıza eminim. You're My Pet filminde Keun Suk'u hiç sevememiş hatta onun için You're Beautiful'u bile tamamen izleyememiş olmama rağmen bu diziye hangi cesaretle başladım bilmiyorum ama iyi ki de başlamışım adama ayakkabıları dışında sempatim arttı, düzgün yürürse biraz daha tamamdır:D

Daha da uzatmadan... Başka dizilerde, aşklarda görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder