23 Ocak 2013 Çarşamba

My Girlfriend is a Gumiho (Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki)

Öncelikle bu diziye bayıldım bayıldım çok bayıldım diyebilirim. Fantastik dizilere karşı bir zayıf noktam var sanırım. Tabi bir de Lee Seung-gi faktörü var sevmemde. The King Two Heart'ta tanıdım kendisini ama burada da çok sevimliydi.


Dizi çok komikti bazen durdurup gözlerim sulanıncaya kadar güldüğüm oldu bazen de gerçek anlamda ağladığım.

Dizinin konusuna gelirsek Gumiho denilen bir karakter var. Mitolojiye göre 9 kuyruğu olan bir tilki özel güçleri de var tabi ama insan olmak istiyor. Büyükannenin biri de bütün hayatını sana verebilecek seninle evlenecek birini bul insan olarak bu dünyada yaşayabilirsin diyor. Gumiho dünyaya geliyor herkes aşık oluyor ona kız çok güzel, ama söylentiler dolaşmaya başlıyor güya kız insanların ciğerini yiyen bir tilkiymiş diye. Böylelikle kimse onla evlenmiyor ve büyükanne bunu bir resme hapsediyor. Ama resimde kuyrukları yok bu tilkinin. Ve tabi ki kahramanımız Cha Dae-woong (Lee Seung Gi) bu resmin olduğu tapınakta buluyor kendini ve Gumiho onu korkutarak resime 9 tane kuyruk çizmesini söylüyor. Çizdikten sonra Gumiho serbest kalıyor tabi insan şeklinde tilki değil.

Cha Dae-woong arkasına bakmadan kaçarken düşüyor ve neredeyse ölmek üzereyken Gumiho tilki boncuğunu( Başka isim bulamamışlar mı acaba?) ona veriyor. Boncuk sayesinde iyileşiyor ama Gumiho da o nereye giderse oraya gidiyor boncuğu onda olduğu için. Cha Dae-woong'un sevdiği gıcık kız da nasibini alıyor tabi bu yakınlaşmadan. 

Rivayete göre de açık havada yağan yağmura tilki yağmuru denirmiş. Yani tilki ağlıyor olurmuş. Kız her ağladığında Cha Dae-woong'u bir pişmanlık alıyor tabi.




Kız bazen gücünü kaybettiğinde tilkiye dönüşüyor, öyle durumlarda Cha Dae-woong Gumiho'ya sarılıp Gumiho'nun kendi içindeki tılsıma yakın durmasını sağlıyor.




Kız tam bir baş belası tabi. Günde 1 inek yiyebilen birinden bahsediyoruz çünkü. O yüzden kız tılsımı alıp gittiğinde adamın nasıl sevindiğini siz düşünün.











Sonra tabi bir pişmanlık alıyor kendisini. Ama kızı özlediğinden değil boncuk yüzünden. Boncuk kendisinden alınınca aksiyon filminde oynayamayacak hale geliyor çünkü tam olarak iyileşmemiş. Yani anlayacağınız boncuğu geri istiyor.

Bir de kötü mü iyi mi anlayamadığımız  Park Dong Ju karakteri var. Kendisi yarı insan. Gumiho'yu insan yapabileceğini söylüyor.Ama bunun için boncuğu 100 gün bir insanın içinde tutması gerekiyor. Cha Dae-woong hemen kabul ediyor boncuğu 100 gün içinde tutmayı. Ama bu süre içinde hiç bir kızla temas kurmaması gerekiyor boncuğun enerjisini kimseyle paylaşmamalı yani. Tabi Park Dong Ju'nun başka emelleri varmış


100 gün sonunda boncuk adamın tüm enerjini toplayacakmış sonunda da ölecekmiş Cha Dae-woong. Ama ne Gumiho'nun ne de onun haberi yok bundan. Park Dong-ju'nun işleri yani.


100 gün boyunca sevgili numarası yapacaklar tabi.  Herkes neden sürekli birliktesiniz demesin diye.



Kız Cha Dae-woong'a ölüp bittiği için bu karara en çok o seviniyor, sevinçten kuyrukları fırlıyor onun deyimiyle.









Bu sahnelerde çok eğlenmiştim. E kendisi bir tilki olunca bunu demesini yadırgamamalıyız :))











Kız ne kadar yaklaşmaya çalışırsa Cha Dae o kadar uzaklaşıyor ne zaman kızı düşünse 'Saçmalama o bir tilki' diyip vazgeçiyor. Kız ona şemsiye bile oluyor.

Gumiho'nun dünyaya adaptasyonu çok komikti. Özellikle bu sahnede ağladım:D Çocuk reklam panosunu gösterip 'voovv çok güzel keşke benim de olsa' diyor Gumiho da çok çalışıp para kazanıyor sanıyorsunuz ki kamerayı almış. Bir bakıyorsunuz reklam panosunu almış gelmiş. Ne bilsin Dae-woong'un ondan bahsetmediğini.






Bir köpek ve tilki et görürse nasıl bakar? İşte böylee...








Park Dong Ju'ya üzülsem mi sevsem mi sevmesem mi hiç karar veremedim dizide. Çünkü onun da kötü bir anısı var çoook eskide kalmış. Sempati duydum yaptığı kötülüklere rağmen.





Kız yine üzülüyor Cha Dae yüzünden ve ağlıyor. Cha Dae-woong da bunu görünce yağmurdan kızın yanına koşamıyor kızı arayıp ağlama diyor ama kız ağlamaya devam edincee:





E durur tabi:)







Bir de Dae-woong'un eskiden çok aşık olduğu kız her şeye burnunu sokmaya ve Gumiho hakkında gerçekleri öğrenmeye başlıyor. O her korktuğunda 'Ohhhh iyi oldu' dedim kendi kendime.











Ve şans eseri öğreniyor ki Cha Dae woong boncuğu taşıdığı için hiç bir kızla enerjisini paylaşmamalı yani öpüşmemeli. Gıcık kız gidip yapışıyor Dae-woong'un dudaklarına. E bizim tilkimiz çıldırıyor. Korkunç mavi gözleri geri geliyor ve kıza saldırıyor. Cha Dae-woong'u bile öldüresiye dövüyor hatta ama korkusuz adam kızı sakinleştirmeyi başarıyor.




Ve çok şükür kıza itiraf ediyor onu sevdiğini. 



 'Sana ihtiyacım olduğu için seni sevmiyorum, seni sevdiğim için sana ihtiyacım var.'




 Dizide Amerikan filmlerinden çok sahne alınmıştı. Filmlerin müzikleriyle birlikte tabi. Özellikle Dae-woong'un halası ve sevgilisinin sahneleri tam bir filmdi. Bu da Gumiho ve Dae-woong'un E.T sahnesi:)











Kız sebze değil sürekli et yiyince Dae-woong'un halası üzülüyor tabi benim yaptığım şeyleri yemiyor diye. Onlar da bu yöntemi buluyorlar. 'Halaa bak orada ne var!' 



100 günün tam yarısı geçmişken öğreniyorlar ki Dong-ju bunları kandırmış yani 100 günün sonunda Cha Dae-woong ölecekmiş. Boncuğu vermezse de bu sefer Gumiho ölecekmiş.




 Birlikte yaşamak varken neden ölsünler değil mi?
 
50 günün sonunda kendi hayatının yarısını alan boncuğu Gumiho'ya geri veriyor.



Kız boncuğu aldığı için insan olamayacağını düşünüyor. Ama o 50 gün boyunca da 4 kuyruğu kayboluyor. Kalıyor 5 kuyruğu Gumiho'nun.











Tabi sanıldığı gibi oh ne güzel mutlu mesutlar olmuyor. Kızın kuyrukları yok olmaya devam ediyor yani kız aslında yavaş yavaş ölüyor. Çünkü içinde hem Gumiho boncuğu hem de Cha Dae-woong'un yaşamının yarısı var. Sürekli insan olmak istediği için Gumiho tarafı ölüyor yani kendisi de ölüyor. Bunu öğrenen Dae-woong kızı sevmediğini söylüyor böylelikle insan olmaktan vazgeçer sanıyor. 

Aradan 1 ay geçiyor Dae-woong bir geliyor ki ne görsün, Gumiho ve Park Dong-ju'nun düğün davetiyesi veriyor ona. İşte bu sahnelerde gülmekten gözümde yaş geldi, Dae-woong'un arkadaşları onun düğünü basıp olay çıkaracağının hayalini kuruyorlar.



 1. hayal



2. hayal



 Ve 3. hayal


Park Dong-ju'nun suratına bakıp bakıp güldüm burada. 











Bu sırada Gumiho'nun tek kuyruğu kalmış öldü ölecek yani. Park Dong Ju'dan bir iyilik istiyor: Cha Dae woong'a gidip boncuğu tekrar almasını bu yolla kendisinin öleceğini Gumiho'nun yaşayacağını söylemesini istiyor. Aslında yalan söyletiyor. Gumiho'nun öleceğini bilse almaz çünkü boncuğu Cha Dae-woong.

Öleceğini bile bile Gumiho'yu kurtarmak için boncuğu alıyor tereddütsüz.


Park Dong Ju bile şaşırıyor çekinmeden boncuğu almasına. Ve pişman oluyor böyle bir hata yapıp aşklarını engellediği için.






Gidip Cha Dae-woong'a onu kandırdığını Gumiho'nun öleceğini itiraf ediyor.












Ve bir de bakıyoruz ki resimdeki tilkiden sonra büyükanne de yok olmuş resimden:











Ve tek günleri kalmış oluyor. 100 günün son günü gelip çatıyor. Büyükanne, Gumiho'nun ona her şeyi verebilecek birini bulduğunu öğreniyor hah diyoruz Gumiho ölmeyecek. Ama 100.gün yok oluyor Cha Dae-woong'un yanından.











A-aa büyükanne ayıp ettin diyoruz. Ama sonra diyor ki 'Gökyüzü şaşırdığında Gumiho dünyaya gelecek tekrar' Bu ne demek diyoruz anlamıyoruz. Biraz zaman sonra güneş tutulması oluyor ve Gumiho geri dönüyor dünyaya.




'Şu an Gumiho musun insan mısın bilmek istemiyorum, umrumda değil. Gözümün önünde ol, yeter.'





Sonra tabi merakına yenik düşüyor ve soruyor Gumiho musun insan mısın diye. Kuyrukları çıkmayınca bir seviniyor ki sormayın:D




 Sen öyle san Cha Dae-woong :D



Ve final cümlesi 'Benim kız arkadaşım bir tilki' oluyor ...






Ve gerçekten güzel bir finalle dizi bitiyor. Başta da söylediğim gibi diziyi çok çok beğendim çok eğlendim mutlaka izlenmesi gereken bir dizi... Keyifli dizileer :)

12 Ocak 2013 Cumartesi

School 2013- 1


Hazır izliyorken bir şeylere karalayayım istedim dizi hakkında. İsminden de anlayacağımız üzere bir okul dizisi School 2013. Ama Boys Over Flowers gibi bir şey beklemeyin yani öyle aşk meşk çok bulamazsınız. Dizinin henüz 11 bölümü yayınlandı ve dizinin 16 bölüm olacağını düşünürsek 5 bölümde de bize aşk göstermeyecekler sanırım. Öğretmenler, öğrenciler, öğrencilerin üniversiteyi kazanabilmek için ettikleri mücadeleler, öğrencilere eziyet eden çeteler... Yani günümüzde herhangi bir lisede görebileceğimiz her şey mevcut dizide. Ama dizi esas olarak arkadaşlık üzerine kurulu. 2 erkeğin arkadaşlığını izliyoruz bunun için İngilizcedeki 'Bromance' tanımını kullanabiliriz. Yani 2 erkeğin arasındaki güçlü sevgi bağıdır kendisi. Tabi bunu farklı yorumlamak mümkün, ama yorumlamayın sadece arkadaşlar:)) Dizinin kabataslak konusu bu devamı spoiler içerecek...
[NEW DRAMA 'School 2013'] Uniforms for Seungri High School Revealed!

İşte böyle güçlü bir arkadaşlık Go Nam-soon (Lee Jong-suk) ve Park Heung-soo (Kim Woo Bin) arasında var. Ama ortaokulda Nam-soon çetesinden çıkmak isteyen Heung-soo'yu dövüyor (Çeteden çıkmak isteyenler dövülürmüş anca böyle çıkılıyormuş çeteden gelenek icabı dövüyorlar) ve Heung-soo'nun bacağını kırıyor Nam-soon. Heung-soon'un hayali futbolcu olmak olunca kırılan bacağı onun hayallerinin de sonu oluyor. Nam-soon yaşadığı pişmanlıkla onu görmeye bile gidemiyor. 

Yıllar geçiyor Nam-soon'u lisede görüyoruz. Hatta ilk başta geçmişini bilmediğimiz için Nam-soon salak mı yahu neden onu dövenlere karşılık vermiyor diyoruz. Ezik başrol oyuncusu ister miyiz biz hiç :) Tabi geçmişte arkadaşına da olmak üzere başkalarına eziyet ettiği için artık kimseye elini kaldırmıyormuş sonradan öğreniyoruz. Günün birinde başka bir okuldan nakil öğrenci geliyor ve o öğrenci tabi ki de Heung-soo:) Kim Woo Bin'i şimdiye kadar tanımamış olmam benim için üzücü oldu. Ses tonu suratı alıştığımız yumuşak hatlı Koreli erkeklerin aksine daha sert. İşte karşınızda Heung-soo yani gerçek ismiyle Kim Woo Bin:

Okula ilk geldiğinde herkes ondan korkuyor herkese eziyet edecek biri sanıyorsunuz onu, sonra Nam-soon da ona hizmet etmeye falan başlayınca diyorsunuz ki herhalde geçmişte Nam-soon'a kötü davranmış ve Nam-soon korktuğu için onun peşinden koşuyor sanıyorsunuz. Ama işler sandığımız gibi çıkmıyor. Flashbacklerle Nam-soon'un Heung-soo'nun bacağını kırdığını görüyoruz daha doğrusu Nam-soon sınıfta itiraf ediyor bunu. Yani Heung-soo'nun iyi biri kendisinin kötü olduğunu söylüyor. İşte karşınızda Nam-soon:

Lee Jong-suk fanları kızmasın ama çocuğun dudakları neden o kadar büyük anlayamadım. Bir de Kim Woo Bin'in saçları her zaman özenli oluyor bu çocuğun saçları karman çorman. 

Neyse efendim hikayemize dönersek Nam-soon arkadaşına yaptığı şeyin karşılığını vermeye çalışıyor belki onu tekrar kazanma umuduyla yapıyor bunları ama Heung-soo hep uzaklaşıyor ondan. Çünkü hayallerini yok etmesinden değil de yanına bir kez bile gelmemesine üzülmüş gibiydi Heung-soo.

Öğretmenlerimizi anlatmazsak olmaz. Dizinin 2 esas öğretmeni var. 2.sınıf öğrencilerinin sınıf öğretmenleri. Bu sınıf okuldaki en umutsuz sınıf tabi. Anca 2 öğretmen başa çıkıyor anlayacağınız:) Bir tanesi ünlü bir dershane öğretmeni. Çocukları sadece sınava hazırlayan Kang Se-chan. Kim oynuyor derseniz Worlds Within'de çok sevdiğim Daniel Choi:)

Tabi kendisi büyümüş biraz. Orada saf bir çocuğu canlandırıyordu burada ise aklı başında bir öğretmen kendisi. Bu kimdi kime benziyor diye düşünürken zar zor tanıdım değişmiş epey :)

Bir diğer sınıf öğretmenimiz ise Jung In-jae (Jang Nara) tam bir ideailist öğretmen. Sınavdan daha önemli şeyleri öğrencilere vermeye çalışıyor. Öğrencilerine bu kadar düşkün bir öğretmen gerçekten kaldı mı bilemiyorum. Choi Daniel ile ikisi daha önce Baby Faced Beauty'de birlikte oynamışlar 2011 yılında. Henüz izlemedim ama güzel bir diziymiş hatta 18 bölüm olarak tasarlanmış ama popülerliğinden dolayı 20 bölüme çıkartmışlar. Sanırım bundan sonra ne izleyeceğimi biliyorum:)


Dizinin baş kız öğrenci oyuncusuna gelirsek (Şimdiden tüylerim diken diken oldu) Song Ha-kyung (Park Se-young) tam bir hırs küpü üniversiteyi kazanmak için hastanelik bile olanlardan yani. Ama sinir olduğum kısım ordan gelmiyor, kız bir kere dahi gülmedi dizide Faith'ten de hatırlıyoruz kendisini. Kraliçeydi. Orda da soğuk ve gıcıktı:) Love Rain'de de Joon'a aşık yapışık kız rolündeydi. E hepsini birleştirince kızı sevmem pek de mümkün görünmüyor:




Esas konumuz tabi ki Nam-soon ve Heung-soo. Birlikte dövüşüp kendilerini kovalayan adamlardan kaçıyorlar ve bir anlığına da olsa unutuyorlar küs olduklarını. O kadar sevimli sahneler var ki hangisini anlatacağımı şaşırdım.


Heung-soo onun yüzünden futbolu bırakmıştı Nam-soon'dan da onun için hayatındaki en önemli şeyden vazgeçmesini istiyor, Nam-soon da okulu bırakıyor.

Heung-soo: Okul gerçekten hayatındaki en önemli şey mi? Bundan başka önemli bir şey yok mu?

Nam-soon: Okulu mu bıraktığımı düşünüyorsun?  Hayır, ben seni bırakıyorum. (Yani okuldan giderek ondan uzaklaşmış olacaktı hayatındaki en önemli şey tabi ki de Heung-soo olacak:))

Heung-soo ağlayarak Nam-soon'la konuşurken hah şimdi barışacaklar dedik ama Nam-soon çok pasif kaldı ağzını açamadı orada. Nasıl ağladığına bakarsanız nasıl arkadaşlarmış anlarsınız zaten:(







Heung-soo: Futboldan başka bir tek sen vardın. Futbolu bırakmak istediğimde ve ölmek istediğimde en azından orada olmalıydın seni p*ç. Söylemek istediğim... Beni hiç özlemedin mi p*ç?

Bu arada tatlı hocalarımız ikisinin arasını yapmaya çalışıyorlar. Ceza için basket bile oynatıyor öğretmen Kang.


















Daha sonra matematik öğretmenimiz Uhm Dae-woong, okulun yönetmeliğindeki bir maddeyi sınıf öğretmenlerine gösteriyor. Bu yönetmeliğe göre kurban ve suçlu aynı okulda bulunamazmış. Nam-soon her zaman yaptığı gibi Heung-soo'yu koruyor ve ben gideceğim okuldan diyor. Öğretmen Kang ise aralarındaki arkadaşlığı anladığı için Heung-soo'ya 'Suçlu ile kurbanın birlikte basketbol oynadığını hiç gördün mü?' diyor. Heung-soo da hemen Uhm Dae-woong ile Nam-soon'un yanına gidip 'Ben kurban değilim o da suçlu değil' diyor Sonra da ekliyor:














Nam-soon burada ağlıyor ve hadi barışın artık diyoruz. Bakın öğretmen bile nasıl keyiflendi 'arkadaşız' demelerine:)

Sonra Nam-soon bunu neden yaptın diyor Heung-soo da 'Bedavaya yapmadım. Benim ceza ödevimi de sen yazacaksın' diyor. Böyle tatlı iki insanı ne yapmalı bilemedim :) Heung-soo affetti ama sanırım biraz daha süründürecek Nam-soon'u. Baksanıza bıyık altından nasıl gülüyor:













Dizinin 11.bölümü ise bizim minik sevimli sınıf öğretmenimizin yani öğretmen Jung'ın okuldan atılması ile sonlanıyor. Öğrencileri sınava hazırlamadığı şiir okuttuğu için öğrencilerin büyük çoğunluğu buna karşı dahi çıkmıyor. Öğretmen Kang ise onu durdurmaya çalışıyor ama Jung gidiyor. Onların aralarındaki aşkı da görebiliriz umarım ilerki bölümlerde:)

Kim Woo Bin ile Lee Jong-suk gerçek hayatta da çok sevimlilermiş:)
 Woo Bin: Sence ben nasıl biriyim?
Jong-suk: Evet, o çok asi biri.
Woo Bin: Ne diyorsun be:))


Bakalım dizinin son  5 bölümünde neler olacak merakla bekliyoruz...